PSİKİYATRİ
Psikiyatri; insan psikolojisini etkileyen zihinsel hastalıkların tedavisiyle ilgilenen, hastanın ve hastalıkların özel durumuna göre değişen yöntemler kullanan tıp alanıdır. Bu yöntemler hastanın duygusal, bilişsel, davranışsal ya da sosyal yönlerini hedef alarak uygulanan psikoterapik çalışmalar şeklinde olabildiği gibi, belirli etken maddeleri içeren ilaçlar aracılığıyla da olabilmektedir. Oldukça geniş bir çalışma alanına sahip olan psikiyatri sayesinde birçok zihin temelli davranış, duygu ve düşünce bozukluğu başarıyla tedavi edilebilmektedir. Psikiyatrik hastalıkların tanısı için klinik görüşmeler, muayeneler, laboratuar tetkikleri ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanılabilir.
Psikiyatri Polikliniği Takibindeki Hastalıklar:
Depresyon
Depresyon, beynin başlıca fonksiyonlarından biri olan duygu, düşünce ve davranış düzenleme işlevini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirememesiyle bağlantılı olarak, sürekli bir karamsarlik halinin varlığıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Oldukça yaygın görülen psikiyatrik bir hastalık olan depresyonun belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye değişmekle beraber, temel belirtileri arasında önceden keyif alınan ilgi alanlarına karşı motivasyon ve dikkat kaybı, uyku düzeni bozukluğu, iştahın azalması, yoğun değersizlik ve anlamsızlık hisleri yer almaktadır. Depresyon psikoterapi, bilişsel tedaviler, beyin uyarımı teknikleri ve ilaç kullanımıyla yüksek bir başarı oranı ile tedavi edilebilmektedir.
Anksiyete Bozuklukları
Anksiyete ya da kaygı bozuklukları, sağlıklı haliyle çeşitli sorunlarla başa çıkabilmek ve tehlikeli durumların farkına varabilmek için gerekli olan kaygı hissinin doğru çalışmadığı durumlarda ortaya çıkan bir hastalıktır. Anksiyete bozukluğuna sahip bir birey, görünürde herhangi bir somut ya da akla yatkın tehlike yokken, kendi bedeninde bu tehditler varmışcasına endişe, terleme ve kalp ritminin hızlanması gibi belirtileri gözlemleyebilmektedir. Anksiyete bozukluğu olan bireylerin büyük çoğunluğu bu belirtilerin sebepsiz yere ortaya çıktığının farkında olmasına rağmen, kaygı hissini kontrol etmekte zorlanmaktadırlar. Sosyal iletişimde zorluk, çabuk gerilmek, konsantre olamamak, sık sık üzüntü veren olaylara yoğunlaşmak gibi belirtilerin de eşlik ettiği anksiyete bozuklukları psikoterapi ve ilaç tedavisiyle giderilmektedir.
Bipolar Bozukluk
Manik-depresif hastalık olarak da bilinen bipolar ya da iki uçlu duygudurum bozukluğu, bireyin manik ve depresif ruh halleri arasındaki keskin değişimleriyle kendini gösteren bir psikiyatrik hastalıktır. Hasta birey bipolar bozukluğun mani döneminde oldukça neşeli, enerjik, cinsel isteği yüksek ve genel olarak taşkın hareketlerde bulunurken; hastalığın depresif döneminde karamsarlık, endişe ve değersizlik gibi duyguları şiddetli olarak yaşamaktadır. Bu iki atak dönemi dışında hasta normal denebilecek bir ruh haline sahiptir. Bipolar bozukluğun tedavisi hastalığın şiddetine ve hasta bireyin durumuna bağlı olarak değişiklik göstermekle beraber, yoğunluklu olarak koruyucu psikoterapi ve duygudurum dengeleyici ilaçlar kullanılmaktadır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif kompulsif bozukluk, bireyin obsesyon olarak adlandırılan sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncelerden kurtulma amacıyla ritüelleştirdiği kompülsiyon adı verilen davranışlarda bulunması şeklinde tanımlanabilecek psikiyatrik bir bozukluktur. Obsesif kompulsif bozukluk, saplantı haline gelebilecek simetri, hijyen ve mikrop takıntıları, eşyaları sürekli kontrol etme ihtiyacı, bir kelimeyi ya da ifadeyi sürekli olarak tekrarlama gibi belirtilerle kendini göstermektedir. Hastalık diğer zihinsel problemlerle benzerlik gösterebildiğinden, başarılı bir tedavi için semptomların uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekmekte, davranış terapileri ve ilaç desteğiyle büyük ölçüde kontrol altına alınabilmektedir.
Şizofreni
Şizofreni, genetik ve çevresel etmenlerin ortaya çıkmasında etkili olduğu kronik ve son derece ağır vakaların görülebildiği bir psikotik hastalıktır. Şizofren birey sağlıklı bir gerçeklik algısını kaybederek, gerçek olan ve gerçek olmayan olaylar arasında ayrım yapabilme yeteneğini yitirmektedir. Bunun sonucunda hastalığın alevlenme adı verilen döneminde halüsinasyonlar, çarpık düşünceler, şiddetli paranoya ve şüphe, konuşma ve davranışlarda belirgin bozukluklar oluşabilmektedir. Hastalığın yatışma döneminde ise yaşama karşı ilgisizlik, günlük aktivite ve problemlerle başa çıkmakta zorlanma, aktif bir zihinsel etkinliği gerektiren sorun çözme, mizah, düşünme gibi işlevlerde bozukluk belirtileri ortaya çıkmaktadır. Tedavide erken teşhisin önemli olduğu kronik bir hastalık olan şizofreni, antispsikotik ilaçlar ve düzenli uzun dönem terapilerle büyük ölçüde kontrol altına alınmaktadır.
Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yaygın olarak çocuklarda ve nadir olarak da yetişkinlerde görülebilen; dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik gibi belirtilerin olduğu gelişimsel ve davranışsal bir bozukluktur. Hiperaktif bozukluğa sahip çocuklar ve yetişkinler dikkatlerini herhangi bir durum ya da olay üzerinde toplamakta büyük güçlük çekmektedirler. Bunun sonucunda akademik, profesyonel ve sosyal hayatları önemli ölçüde zarar görebilmektedir. Hastalığın tedavisinde hasta bireyin durumuna bağlı olarak psikososyal terapiler, psikoterapi ve ilaç tedavisi kullanılmaktadır.
Cinsel İşlev Bozuklukları
Cinsel işlev bozuklukları, yaşamın diğer alanlarını da oldukça olumsuz olarak etkileyebilen ve çoğunlukla psikolojik sorunlardan kaynaklanan rahatsızlıklardır. Patolojik olmayan cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel uyarılma bozuklukları, boşalma denetimi sorunları, orgazm olamama gibi cinsel işlev ile ilgili rahatsızlıkların tedavisi psikoterapi ile sağlanmaktadır. Eşler arasındaki cinsel problemlerde çift terapisi kullanılmaktadır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma sonrası stres bozukluğu, travmatik ve yıkıcı bir olay sonrasında, aylar ya da yıllar geçmiş olsa bile, zihin sağlığının kendiliğinden iyileşememesi sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Travma sonrası stres bozukluğuna sahip birey travmatik olayın anılarından uzaklaşmada zorluk yaşamakla beraber, travmayı hatırlatan insanlardan, durumlardan, yerlerden ve aktivitelerden de uzaklaşma eğilimi göstermektedir. Hastalığın tedavisinde bilişsel-davranışsal ve maruz kalma terapileriyle beraber ilaç tedavileri de kullanılmaktadır.
Uyku Bozuklukları
Sağlıklı bir hayatın en önemli bileşenlerinden biri olan uyku ile ilgili yaşanabilecek çeşitli bozukluklar bireyin yaşamını oldukça olumsuz bir şekilde etkileyebilmekte ve birçok başka sağlık sorununa da yol açabilmektedir. Uyku bozukları aşırı kilo, kalp rahatsızlıkları, yaşam stili gibi psikiyatrik olmayan sebeplerden kaynaklanabildiği gibi; sürekli kabus görme, uykuya dalmakta güçlük, sık sık uyanma ve gece terörü hastalığı gibi çoğunlukla psikiyatri temelli rahatsızlıklar da olabilir. Psikiyatri temelli bu rahatsızlıkların tedavisi psikoterapi ve ilaçla yapılmaktadır.
Madde Bağımlılığı
Madde bağımlılığı, vücudun normal işlevlerini yerine getirmesini zorlaştıracak uyuşturucu maddelerin kullanılmasıdır. Madde bağımlısı, kullandığı maddenin vücuduna zarar verdiğini bilmesine ve hissetmesine rağmen yoksunluk duygusuna kapıldığından uyuşturucu madde kullanımının önüne geçemez. Bu durum zaman geçtikçe zararlı maddenin kullanımının ve dozunun artmasına sebep olur. Madde bağımlılığının tedavisi hastanelerde yürütülür ve bağımlılığın seviyesine göre tedavi süresi 2-6 hafta arasında değişir. Hastanede uygulanan ilaç tedavisinin ardından psikiyatrik tedavi devam eder ve böylece hastanın da istikrarlı olması durumunda madde bağımlılığı tedavi edilebilir.
Sosyal Fobi
Bir kaygı bozukluğu olan sosyal fobi, toplum tarafından yargılanma ve beğenilmeme korkusuna bağlı olarak sosyal ortamlarda bulunmaktan kaçınma isteği ile karakterizedir. Bu hastalar toplumdaki bireylerin kendileri hakkında beceriksiz, aptal, çirkin gibi olumsuz yargılamalar yapacağı düşüncesiyle toplum karşısında konuşma yapmaktan, yemek yemekten veya bir kişiyle karşılıklı konuşmaktan büyük bir korku duyarlar. Tedavide en büyük rol psikoterapiye ait olmakla birlikte gerekli durumlarda ilaç tedavileri de uygulanabilir.
Yeme Bozuklukları
Beden algısı ve benlik saygısında düşüşe bağlı olarak bireylerde Anoreksiya Nevroza ve Bulimiya Nevroza adlı yeme bozuklukları gelişebilir. Anoreksiya Nevroza'da aşırı zayıf bir bedene sahip olmak istemeye bağlı olarak çok düşük kalorili beslenme, yüksek yoğunlukta ve aşırı düzeyde egzersiz yapma, zayıflamak için laksatif (ishal yapıcı) ilaçlar kullanma gibi davranışlar söz konusudur. Bulimiya Nevroza'da ise aşırı yeme atakları, ardından gelen pişmanlık hissi ile istemli olarak kusma davranışı vardır. Tıpkı Anoreksiya Nevroza'da olduğu gibi zayıflama arzusu ile laksatif kullanımı, aşırı egzersiz ve aç kalma davranışları görülmekle birlikte Anoreksiya Nevroza'dan farklı olarak Bulimia Nevroza hastaları hafif şişman veya normal kilodadır. Tedavide psikiyatrik tedavi en önemli paya sahip olup hastalığa bağlı olarak gelişen komplikasyonlar ve beslenme düzeninin sağlanabilmesi için farklı tıbbi birimlerden de destek alınır.
Yas Reaksiyonları
Sevilen bir kişinin vefatı, ayrılık ve boşanma gibi yaşamı derinden etkileyen ve geri döndürülemez olaylarda hissedilen yıkım ve yas, tüm insanlarda görülen doğal bir tepkidir. Birkaç hafta içerisinde hafiflemesi beklenen bu tablonun, derin üzüntü veren olaydan 3-6 ay sonra dahi kişide aşırı üzüntü, mutsuzluk ve acı duyma, öfke ve düşmanca tavırlara neden olması durumu ise patolojik yas olarak tanımlanır ve psikiyatrik tedavi gerektirir.